23 Eylül 2012 Pazar

nasıl da değişiyor herşey

sezon sonu,
okulların açılmasıyla her yer boşalmış. Yazlıkçılar panjurlarnı indirmiş, yeni eğitim- öğretim yılına uzanmışlar. Dükkanların çoğu kapalı; kalanların ise tozlu rafları bom boş. Temel ihtiyaçlar için bile uzun mesafe katetmek gerek.

Her zamanki akşam yürüyüşleri sessiz. Terkedilmiş köpekler etrafta dolaşırken bir kaç emekli memur amcayla tek ışıklı çay bahçesini paylaşıyorum. Gündüz ise boşlukta yankılanan çekiç sesleri. Bir sonraki yıla daha kalabalık girmek için yapılan yeni yeni evler.. Üç aylık evler...

Serbest bırakıldığım anlarda denize iniyorum. Bu cümleyi kurmak bile ne tuhaf. Bir gülüşe tahakküm haller. Bir kokuya sadakat.
Neyse.
Kocaman sahil, uzun ve sarı. Çakıl taşlarının tek sakiniyim. Kimsenin olmamasının ürkütücü güzelliği tüyelerimi diken diken yapıyor.
Güneş hala bulutların arasından süzülüp kumsalı parlatırken deniz buz gibi. Suya teslim oluyorum.Ağrıyan yerlerimi dalgalara bırakıyorum, sürükleniyorum.
Bedenim ve düşüncelerim aynı anda akışta.
Geçen kısacık zamanı düşünüyorum. Ne kadar çok şeyin değiştiğini.
Hayatıma giren küçük adam.
Varlığı yeni başlangıcım oldu. BEN'deki ben.
Onun oluşunu izlerken kendimi de keşfediyorum.
Göçerlerin bıraktığı bu küçük köy gibiyim. Biraz daha dingin, sessiz.
Güneş küçük adamın üstünde ışıldıyor. Yeni olan dolduruyor tüm boşluklarımı.



per antiche rotte


küçük sarı yuvarlak

in the box

sen miydin taşın kalbini delen?


teatrini

ayım, güneşim...


* Tüm takılar Luigi Mariani'ye ait. www.gigimariani.it

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder