5 Mart 2012 Pazartesi

nefes

  Çok zaman geçmiş... Etraf toz içinde kalmış. Camları açalım da biraz hava girsin. Yavaş yavaş eşyaların üstündeki beyaz örtüleri de kaldıralım... Neyse ki her şey eskisi gibi. Nasıl yalan bir laf. Hiç bir zaman hiç bir şey eskisi gibi kalmaz. Sen eskisi gibi misin? Bırak on gün önceki seni bir gün önceki sen aynı mı?  Değil ama zaten şimdi bunu konuşmanın sırası da değil.
  Hazır gökyüzünde kara bulutlar aralanmışken yaşamdan güzel şeyler bulup çıkarmayı deneyelim. Bir nefes alalım.
  "Nefes"
   Ciğerleri acıtacak kadar derin, taze, hafif nefes.
   Hayata tutunmayı sağlayan. İlk alışta bir bebeği şaşkına çeviren nefes.
   Hiç nefes almayı unutmazsın ama aslında nefes aldığını unutursun.
   Farkındalık. Önce bir derin nefes alalım ve sonra tutup yavaşça verelim. Tekrar. Her zaman yaptığımız gibi değil. Fark ederek, hissederek.Bunu bir kaç defa yapınca nasıl bir hafiflik sarıyor tüm bedeni. Akış, ayaklardan başlıyor ve dalga dalga dizlere, karın boşluğuna, kalbin arakasına uzanıyor.  Ve her seferinde yenileniyor, güçleniyorsun. Çevreden gelen her şeye karşı daha ısrarlı, daha güçlü...
  Dur ve bekle! Hissediyor musun? Şimdi nefes al, gülümse...
Lin Cheung,
Hidden Value, 2006

Lin Cheung,
Breath/e 2006



Lin Cheung,
by heart, 2005

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder