29 Ağustos 2011 Pazartesi

güneşe selam

        Derin nefes alın. ayaklarınızın üstüne yükselin ve bir ağaç gibi köksalın. Toprakla bütünleşin. Nefesiniz bir ırmak gibi aksın bedeninizin içinde. Her temasıyla organlarınız teker teker uyansın. Ayak parmaklarınızla başlayın, dizleriniz, kasıklar sonra mide, kalp, omuzlar ve başınız. herkes ve herşey uyanışta. Beden enerjiye kavuşuyor. Eller yukarı uzanıyor ve güneşi kucaklıyor. Sımsıcak temasıyla bütün oluyor. Merhaba güneş, yeni bir gün için teşekkür ederim.

broş, horizon
     Meiri Ishida'dan güzel bir broş. Keçe ve gümüş bir arada kullanılmış. Farklı renklerdeki keçeler üstüste yerleştirilerek boyutlandırılmış ve derin bir doku verilmiş. Meiri'nin mücevherleri bedene temas ederek tamam oluyor ve kişilik kazanıyor.

25 Ağustos 2011 Perşembe

yemekte ne var?

     Bu akşam için ne pişirsem?  Ya da bir değişiklik yapalım dışarıda yiyelim. Ama ne? İtalyan mutfağı, Çin yemeği ya da suşi... Bakalım Sou Zou Creations bize ne tavsiye ediyor? 
     Önce hafif tatlar. Japon yemeği ile başlayalım.   

istakozlu çorba
   
geleneksel bir yemek okonomiyaki
       Bu sefer yeni bir şeyler keşfetmek istemiyorsunuz tanıdık lezzetler arıyorsunuz. O zaman güzel bir pizza,  kocaman sosisli sandviç ya da atıştırmalık bir şeyler olsa...


                     
                            

       Tatlı için benim tercihim dondurma ama nasıl? lolipolu mu yoksa tutti furittili mi? Karar vermek ne kadar güç..


     SouZou Creations'ın yaratıcısı Japonya'da yaşayan bir Kanadalı olan Sofia. Sofia, plastik, kil, metal, cam, seramik ve daha türlü türlü malzemeyi biraraya getirerek bu eğlenceli takıları üretiyor. Farklı yemekler, şahane kutlama sofraları, şekerlemeler giysilerimize eğlence katıyor. Souzou tasarımın takılarına ulaşmak çok kolay, etsy'den satın alabilmek mümkün. (ve de çok uygun rakamlarla!)
     Böylece sevdiğimiz yiyeceği üstümüzde taşıma şansımız olabilir. Ama uyarmalıyım Sofia'nın yaptıkları arasında Urfa ya da Adana olsun henüz kebap görmedim...

22 Ağustos 2011 Pazartesi

kutsal lapis lazuli

      Ya da laciverttaşı. Sanırım en sevdiğim taş olduğunu söylememe gerek yok. Benden bir parça.
Antik Mısır'dan bu yana nicelere ilham veren lapis, gümüşle beraber bu sefer benim tezgahımda biçim buluyor.






21 Ağustos 2011 Pazar

taşın sustuğu

       Lapis bağıra bağıra ben buradaym dese de içine atar gördüklerini, işittiklerini. Yaşadığı hüznü sarı damarlarından akıtır. Şair'in dediği gibi:
"Suyun söylettikleri
taşın sustukları
madenlerin sakladıkları
bir bir
açılınca varlığın kapıları
cümle boş
hayat, emanet alanı"*

Michael Becker, lapis, 18 ayar altın bileklik


Michael Becker, lapis, 18 ayar altın yüzük 


Becker'in bu işlerinin de yer aldığı "the architecture of life" sergisi 15 Eylül'e kadar İtalya Alternatives Gallery'de devam ediyor. Bayram tatili için Roma seyahati planlayanlar çok şanslı.

* Emanet alanı adlı bu şiir çok sevdiğim yazar, şair Murathan Mungan'ın "Gelecek" adlı şiir kitabından. Metis Yayınları 2010. 

18 Ağustos 2011 Perşembe

Vicky harikalar diyarında

   Victoire de Castellane, moda devi Dior'un 13 yıllık mücevher tasarımcısı. Daha önce de başka bir dev olan Channel için tasarımcı olarak çalışmış. Aslında devler ülkesinde kendi hikayesini yaratmayı başaran biri o.
    Beş yaşında ilk mücevherini yapmış bir dahi de denilebilir, bir hayalperest de. Her eseri uzun çalışmaların ürünü. Altın, gümüş, yeşim, yakut, kuvars gibi farklı materyaller sonsuz zevkler dünyasına davet ediyor.Ama eksik olmayan tek şey renk. Her şey pırıltılı ve renkli.  hiçbir şey imkansız değil...

milly carnivora




 Şimdiye kadar hep moda evleri için üreten Victoire'nın özel koleksiyonu mart ayında Paris'te Gagosian Gallery'de sergilendi. Bu kez sadece kendisi için yarattığı bu koleksiyonun adı "Fleurs d'Exces".  Baudelaire'e bir gönderme:


"gördüm aşırılıklar açmış çiçekler gibi, 
acımın mimarı ey şeytan.."
         
           Aşırılıklar çağında çiçeğin kendisinden daha da öte çiçekler. Vicky, "gerçek hayatta çiçekleri sevmem" diyecek kadar cüretkâr
          Gerçeğine meydan okuyan takılar. Ya da parıltısıyla bizi kandıran mı demeli?




   Minik bir hatırlarma. Dior 'un 2009 yılı bahar koleksiyonu için hazırlanmış milly carnivora nın yapım serüvenini izlemenizi şiddetle tavsiye ederim.

15 Ağustos 2011 Pazartesi

kriz var kriz var!

      Dünya piyasaları hareketlendi, ülkeler batıyor, borsa düşüyor, işsizlik artıyor ve belli ki bizi "bu sefer" teğet geçmiyor.  Herkesin ağzındaki laflar: Dolar ne kadar olmuş ya avro? Çeyrek altın yükseldi mi, biliyor musun?
      Bir takım önlemler almak lâzım. Zaman tutumluluk zamanı. O halde sevgili okur benden size kriz dönemi için bir kaç tavsiye.

Madde 1: Paranızın kıymetini bilin. Harcamalarınızı dikkatli yapın. Nasıl sakladığınız önemli değil, her zaman kenarda biraz nakit paranız olsun.

Madde 2: Bozuk para deyip geçmeyin. Onlara da önem vermeli. Kötü gün dostudur.



Madde 3: Zamane hırsızlarına karşı tedbiri elden bırakmayın.


Madde 4: Ama hâlâ işler kötü gidiyorsa yapacak birşey yok. Hayat sizi mecbur etti!   

                                   

*1.Nane Adam 2.Stacey Lee Webber, 3. Francisco's Letter, 4.Nicholas O'Donnell Hoare

11 Ağustos 2011 Perşembe

havadis

     Tasarım nankör bir iş. Bu durum, takı için bir kat daha fazla. Günlerce üzerinde düşünüyorsun. Sadece sergilenen değil aynı zamanda vücudunuzda taşıdığınız bir şey olduğu için bütün detayları gözden geçiriyorsun. Ağırlık, boyut, kullanım, vs. Sonra yapım aşaması, maddeyle ruh ve bedenen bütünleşme. Onu döve döve terbiye ediyorsun. Bazen de keserek ve ısıtarak. Gerilimli bir ilişki. Tüm bu uzun emek sürecinin sonunda yegane bir şey karşında parlıyor.
      Bir gün geliyor, "gerçekten ilgili biri" onu satın alıyor ve artık sadece onun. Bitti.
      Hayır bitmedi, bitmemeli de. Artık internet böyle özel işlere ulaşabilmemize imkân sağlıyor. Daha kalıcı bir yöntem de kitaplar. Özel tasarımcıların dudağınızı uçuklatacak güzellikteki işlerini takip edebiliyoruz.
      Geçtiğimiz haftalarda dünyadaki son dönem yüzük tasarımlarını kapsayan yeni bir kitap çıktı. Türünün en yaratıcı örnekleri bu kitapta toplanmış. NEW RINGS, 500+ DESIGNS FROM AROUND THE WORLD.


Bu kitabın içinde benim çok sevgili ustam Şenay Akın'ın da yüzükleri bulunuyor. Aslına bakarsanız pek şaşırmadım. Benim çok uzun zamandır bakıp bakıp iç geçirdiğim yüzükler bunlar.

iron rose

knight ring


8 Ağustos 2011 Pazartesi

pastoral hayat

    Hiç bir tavuk görmek için hayvanat bahçesine gideceğimiz aklınıza gelir miydi? Ya da inek, keçi, koyun vd. Ali Babanın Çiftliği şarkıda kaldı gibi.
   Tamam tamam henüz bu aşamaya gelmedik ama etinden sütünden faydalandığımız tüm bu canlıların fabrikadan çıktığını sanan bir nesille beraberiz. Tabi fast food uygarlığının yarattıklarından bahsetmiyorum. Resimlerini görmeyeniniz kaldı mı? Tek işlevi bizi doyurmak olan bu canlıların.
    Artık çiftlik hayatı facebookda bir oyun. Ya da yaz tatiline renk katmak isteyenler için yeni bir macera. Arjantinli Jimena Rios şehir hayatının unutturduğu pastoral hayatı takılarına taşımış. Gümüş, kumaşla birleşmiş tavuklar, civcivler broş olmuş, kolye olmuş.









3 Ağustos 2011 Çarşamba

kağıttan yüzükler yapmak

     Kağıtları severim. Etrafımda çeşit çeşit kağıt olsun. Çizgili, kareli defterler ama özellikle okul defterleri; renkli, desenli mektup kağıtları, paket kağıtları, kartpostallar, resim defterleri... Sonra kalemler gelir, boya kalemleri, dolma kalemler... Say say bitmez. Kağıt kokularının arasında kaybolup giderim. Bu kadar kağıt seven biri olarak hiç onu takıların parçası haline getirmek aklıma gelmemişti. Tasarımların ön çalışmasında tüm takı kağıdın üstünde serilir, bütün aşamalar biçimlenir ve bu eskiz üzerinden malzemeye biçim verilir. Ama ya kağıttan bir kolye, yüzük , bilezik olsaydı nasıl olurdu?
      Tithi Kutchamuch bakın neler üretmiş? O objelerin görüntüsü ile değil ruhu ile ilgilenen bir tasarımcı. Böylelikle gün boyu elimizin altında buruş buruş olan kağıt parçaları el üstüne çıkıyor. On iki ayın yüzükleri, her aya bir çiçek düşecek şekilde bölünmüş. Bu fikrin kaynağı Roma İmparatorluğu'ndan. Örneğin Ağustos ayının çiçeği, haşhaş.



Bu yüzüklerin bir diğer özelliği, sizin yapıyor olmanız. Bir gün postacı kapıyı çalar ve bir kart getirir. Bakın içinden ne çıkar?


1 Ağustos 2011 Pazartesi

tesadüf

    Bazen size de olur mu? Birileri ile tanışırsın. Sanki çok eskiden beri tanıyor gibisindir. Anlattıkça yıllarını bereber geçirdiğini düşünürsün.O kadar çok ortaklık bulursun ki. Oysa belli bir yaştan sonra hayatına yeni birilerini almak güçtür.
    Lise arkadaşların, onların senin en çıplak halini bilirler. Sinir krizi anlarında "tamam senin ilacın bende" diyerek koşar gelirler. Eğer şanslıysan iyi üniversite arkadaşları da edinebilirsin. Genelde geçicidir; can ciğer kuzu sarması gözükenler bile mezun olunca pek birbirini aramaz. Malum iş gayesi, evlilik, çoluk çocuk değil mi zor işler? Hal böyleyken yeni birilerine en baştan kendini anlatmak güçleşir. Nasılsa herşey anlıktır.
    Ama  işte bazen süprizler oluyor. Tanıştığınız yeni biri de hayatınızın taşınmazlarına dönüşebiliyor. Elan Geylani de o kadar tanıdık ki. Yarattığı takılarda kendi hikâyeni bulabiliyorsun. İçindeki mizahı yakalayabiliyorsun. Bıyıklı adamların beşini bir yerde boynuna dizebilmek gibi...

Beşi bir yerde



Tüm bu takılar, ipekli pamuklu kumaşlardan, özgün baskılardan yapılıyor. Bildik Anadolu hikayeleri, tılsımlar, semboller takıya dönüşüyor. Tüm bu takıları Beşiktaş'ta İstanbuldan da bulabilmek mümkün. Bir tür buluşma noktası haline gelen bu mekandan da ayrıca bahsetmek gerek. Sırası gelecek.

Nazar Bozar Mavi Kolye