26 Kasım 2015 Perşembe

uçurtma

aklımın dergilerdeki test kutucukları gibi olmasını isterdim.

önce soruyu soruyorsun 

sonrası zaten belli,

seçenekler önünde

birini seçip ilerliyorsun.

ne seçersen seç, bir sonraki aşamaya yönlendiriyor seni.

arafta kalmak yok, belirsizlik yok.

ve bir son var...

seçebilmenin de sonu.

ve ne seçersen seç sonuç aynı.

ne büyük konfor!

oysa aklım düğümlenmiş uçurtma ipi gibi.  

bir yanda havalarda süzülüyor ama diğer yanda ipteki düğümlere direnemiyor.

yere doğru kayıyor, kayıyor... 

sonra bir hamle yapıyor.   

Silver Girl Flying
offbeatmelody, etsy

o sarı plastik ipi çözdükçe tekrar yeni bir niyetle yükseliyor.

ta ki bir sonraki düğüme kadar.

bazen ise

uçurtma duruyor, ben salınıyorum peşi sıra

uçan ben oluyorum

tutan o..

Kite Necklace with Tiny Bow
offbeatmelody, etsy





22 Haziran 2015 Pazartesi

9 Mayıs 2015 Cumartesi

sus

offff   ruhum
                     dur biraz.
yatışsın bu beden...





Zaria Forman
Maldievs 3
Soft pastel


RZaria Forman
Maldievs 2Soft pastel



Zaria Forman
Greenland 56
Soft pastel



9 Nisan 2014 Çarşamba

Siz Aşktan N'anlarsınız Bayım? *

 Çok şey öğrendim geçen üç yıl boyunca
Alt katında uyumayı bir ranzanın
Üst katında çocukluğum...
Kağıttan gemiler yaptım kalbimden
Aşk diyorsunuz,
limanı olanın aşkı olmaz ki bayım!

Allah'la samimi oldum geçen üç yıl boyunca
Havı dökülmüş yerlerine yüzümün
Büyük bir aşk yamadım.
Hayır
Yüzüme nur inmedi, yüzüm nura indi bayım
Gözyaşlarım bitse tesbih tanelerim vardı
Tesbih tanelerim bitse gözyaşlarım...
Saydım, insanın doksan dokuz tane yalnızlığı vardı.
Aşk diyorsunuz ya
Ben istemenin Allahını bilirim bayım!

Çok şey öğrendim geçen üç yıl boyunca
Balkona yorgun çamaşırlar asmayı
Ki uçlarından çile damlardı.
Güneşe nane kurutmayı
Ben acılarımın başını evcimen telaşlarla okşadım bayım.
Bir pardösüm bile oldu içinde kaybolduğum.
İnsan kaybolmayı ister mi?
Ben işte istedim bayım.
Uzaklara gittim
Uzaklar sana gelmez, sen uzaklara gidersin
Uzaklar seni ister, bak uzaklar da aşktan anlar bayım!

Süt içtim acım hafiflesin diye
Çikolata yedim bir köşeye çekilip
Zehrimi alsın diye
Sizin hiç bilmediğiniz, bilmeyeceğiniz
İlahiler öğrendim.
Siz zehir nedir bilmezsiniz
Zehir aşkı bilir oysa bayım!

Ben işte miraç gecelerinde
Bir peygamberin kanatlarında teselli aradım
Birlikte yere inebileceğim bir dost aradım
Uyuyan ve acılı yüzünde kardeşimin
Bir şiir aradım.
Geçen üç yıl boyunca
Yüzü dövmeli kadınların yüzünde yüzümü aradım.
Ülkem olmayan ülkemi
Kayboluşumu aradım.
Bulmak o kadar kolay almasa gerek diye düşünmüştüm.
Bir ters bir yüz kazaklar ördüm
Haroşa bir hayat bırakmak için.
Bırakmak o kadar kolay olmasa gerek diye düşünmüştüm.

Kimi gün öylesine yalnızdım
Derdimi annemin fotoğrafın anlattım.
Annem
Ki beyaz bir kadındır.
Ölüsünü şiirle yıkadım
Bir gölgeyi sevmek ne demektir bilmezsiniz siz bayım
Öldüğü gece terliklerindeki izleri okşadım.
Çok şey öğrendim geçen üç yıl boyunca
Acının ortasında acısız olmayı,
Kalbim ucu kararmış bir tahta kaşık gibiydi bayım
Kendimi ucunu kenar mahallelere taşıdım.
Aşk diyorsunuz ya,
İşte orda durun bayım
Islak unutulmuş bir taş bezi gibi kalakaldım
Kendimin ucunda
Öyle ıslak
Öyle kötü kokan
Yırtık ve perişan

Siz aşkı ne bilirsiniz bayım
Aşkı aşk bilir yalnız!

* Didem Madak

Ne sevdim seni ama ne kadar geç tanıdım. Ben seni bildiğimde sen çoktan buralarda vazgeçmiştin. Belki bulurum seni başka hayatlarda.






Sensum Sensorium " Ellie"
Kathleen Browne, 2001
gümüş, fotoğraf, yağlı boya




Sensum Sensorium " Tara"
Kathleen Browne, 2001
gümüş, fotoğraf, yağlı boya


Sensum Sensorium " Squeeze"
Kathleen Browne, 2001
gümüş, fotoğraf, yağlı boya

12 Mart 2014 Çarşamba

İSYAN

Gözlerimi kapadım ve
derin karanlık kütlenin ağırlığı altında ezildim ve ezildim.
Yüreğimin çırpınışları bedenimi titretti. 
İlik gibi bir soğuk ruhumda gezindi ve
korkularım etrafımı kuşattı.
Ağlayamayan göz pınarlarım isyan etti ve ben 

bir mum yaktım. Canım evladım için bir mum. 
güzel gözlüm Berkin için.

ince alevi sarı sarı dağıldı karanlıkta
küçücük bir bedenden çıkan titrek bir ışık.
bana, sana, bize, onlara, çok'a daha çok'a 

yayıldı yayıldı...
ses oldu, ruh oldu, beden oldu ve
isyan oldu.

İsyan ediyorum
küçük bir çocuğu katleden bu zamanlara isyan ediyorum. 
bu katle seyirci kalanlara 




UNUTMAYACAĞIM...



6 Kasım 2013 Çarşamba

Asılı zaman

Bozuk merdivenlere takılarak, kapıyı araladığımda zaman kayması yaşayacağımı bilmiyordum. Alice'in aynası gibi. Kapının iki tarafındaki farklı duygu halleri. Bir yanda hayat tüm karmaşasıyla, sorumluluklar, telaşlar, alışveriş listeleri, ödemeler... Diğer tarafta saatlerin tik tak sesleri arasında asılı kalmış zaman ve burun deliklerimden belleğime zuhur eden ağır toz kokusu.

Çiçekli duvar kağıdının sararmış desenlerinin üstüne yerleştirilmiş duvar saatleri. Rakamların arasında koşturan akrep ve yelkovan. Ve bir sonraki eğlence için saat başını bekleyen guguklu saatler.

En son ne zaman guguklu saatin çalışını duydum, hatırlamıyorum.

Meşenin arasına yerleştirilmiş varaklı aksamıyla boyuma gelen dolaplı saat-ki yaşı benden büyüktür- köşesinde tüm haşmetiyle olanları izliyor gibi.

Tam karşımda rafta ise balerin edasında dönen masa saatleri bekliyor. 
Komşumuzun evinde gördüğüm, -sanırım İtalya seyahatleri sırasında almışlardı- fanus içine gizlenmiş güzelliğini izlemeye bayıldığım saatten bizim de olsun çok istemiştim. Şimdi ilk günkü parlaklığıyla bekleyen onlarcasına bakıyorum.
Hepsinin sahibi ayrı, hepsi bırakılmış. Kim bilir nerede, hangi hayattalar?
İnsan saatini neden bırakır? Saatini bırakırken yanında başka neler de bırakmak ister?  

Saatçinin "buyrun" deyişiyle tüm düşüncelerden sıyrılıyorum. 
Cebimde bekleyen zamanın plastikliğinden utanarak "pil taktırmak istiyorum" diyorum. Ne kadar?









26 Temmuz 2013 Cuma

im

Sevdiğim adamla seviştim.
Ilık hava son bahar kokularını tenimize üflerken kanı kanıma teni tenime karıştı.
Bir parça kaldı ondan geriye bana.
İçime daldı.
Benden dışarı büyüdü.
O büyürken ben güzelleştim.
Kokum değişti, rengim değişti,
Pembe oldum.

Sokaklara bıraktım kendimi
Güzelliğimi göstermek istedim.
Hep kalabalık yürümenin zevkini tattım.

Sonra birileri çıkıp böyle çıkamazsın
Böyle şişman, böyle döllü
...........................................diyor
Aslında kusuyor,
kadın bedenine öfkesini.
Üremeye, tekten çok olmaya kıskançlığını

İlk önce o kadar düşman hissettim ki kendimi.
Sonra dedim ki böyle düşünürsem ben de küçük bir "o" olurum.
Acıdım ona. Bir kadından çıkmışlığını unutmasına.
Kutsal zamanlarda ona "ruh" diledim.


     "For Love"
       Selda Okutan
       yüzük, gümüş






Selda Okutan
Baby Ring,
 gümüş, yüzük